BÜKOOP dili, BÜKOOP tipi uzlaşı modeli ve bunlara hayat veren BÜKOOPlular
Yazar: Engin Ader
BÜKOOP’un adı tam olarak konmamış ama zaman içinde iyice belirginleşmiş bir dili var. Bundan 3 buçuk sene kadar önce kooperatife aktif olarak mesai harcamaya başladığımda farklı yerel dilleri olan onlarca kabileden oluşan bir Afrika ülkesi gibiydi BÜKOOP. Haliyle iletişimde ciddi kopukluklar oluyordu. Zaten tüm yükü omuzlamış birkaç kişinin, kooperatifin işlerini halletmeye çalışmaktan kollektif bir karar alma mekanizması oluşturmak için çabalamaya takati de kalmıyordu. Zaman içinde rutin toplantı geleneğinin oturmaya başlaması ve kooperatif için zaman ayıran gönüllülerin sayısının artması elele gerçekleşti. Bence bunların ilki ikincisini tetikleyen unsur oldu çünkü her ne kadar insanlar fısıltı gazetesinden duyup barakaya ilk gelişlerini genellikle bir nöbet saatinde denk getirseler de, ilk katıldıkları toplantı BÜKOOP’un lezzetini onlara daha cömertçe sunuyordu çünkü toplantıda herkesin BÜKOOP’u konuştuğu tartıştığı bir ortamda bulunmak kısa zamanda oranın kültürüyle ilgili fikir veriyordu gelenlere. Ne de olsa dil kültürün aynası değil mi? Evet dil diye başlamıştık, toplantıların dili de zaman içinde şekillendi. Herkesin kendini ifade edebileceği zamanı bulması ve rahatça konuşabilmesi için uzunca bir mesafe katedildi. Hep aynı kişiler konuşmasın ve konudan çok sapılmasın diye moderatör kullanılması denendi ancak zaman içinde bu tarz bir kontrol mekanizmasının, herkesin aynı düzlemde durduğu Bükoop ruhuna uymadığına karar verildi. Bunun yerine baştan gündem maddelerinin özenle oluşturulduğu ve sonrasında gündemdeki her maddenin tartışma sönümlenene kadar devam ettiği bir toplantı pratiği oluşturuldu. Bu tartışmalar sonuçlandırılırken kararlar fikir birliği ile alınmaya başlandı. Bir kişinin bile içine sinmeyen bir nokta olduğunda, onu ikna etmek üzere konuyu tartışmaya devam ediyorduk. Eğer fikir birliği olmazsa o konuya bir es verip, bir sonraki toplantıya kadar kuluçkaya bırakıyorduk. Bu tutum çoğu zaman anlık heveslerle aceleci kararlar alınmasını engelleyen bir sigorta oldu BÜKOOP için. Paralı çalışan yerine tüm işlerin gönüllülükle yürütülmesi, bazı ürünler için örgütsüz üreticilere de kapının kapatılmaması, siparişle ürün satışından vazgeçilmesi hep böyle uzun tartışmalar sonunda karara bağlandı.
Her ne kadar toplantıların müdavimi olan çekirdek bir kadro olsa da daha geniş üye çemberinden de katılımlarla birçok toplantıyı en azından 7-8 kişiyle yapmayı becerebiliyoruz. Toplantılar bize hem çok önemsediğimiz, BÜKOOP’un fikirsel boyutunu tartışmak, hem de teori-pratik diyalektiğini kaybetmemek için fırsat sunuyor. Bu yüzden olabildiğince sık (gönülden her hafta geçiyor ama pratikte yaklaşık iki haftada bir toplanabiliyoruz) toplanmaya çalışıyoruz. Toplantılarda ilk dönemlerde sert tartışmalar da yaşandı ama sonrasında BÜKOOP’un dayanışma ve bir o kadar da mizah dolu dili ağır bastı ve fikir ayrılıklarını birbirimizi kırmadan rahatça tartışmayı başarır hale geldik. Hararetin artma eğiliminde olduğu anlarda ortam yumuşatmayı çok iyi beceren BÜKOOPçu arkadaşlar kuluçka tuşuna basarak gündemin bir sonraki maddesine geçilmesini sağlıyor. Toplantıya gelmeyi özendiren bir uzlaşı pratiği de toplantıda yapılması kararlaştırılan işleri çoğu zaman orada olmayan ama bükoop için göreve hazır olduğunu bildiğimiz arkadaşlara paslamamız.
Tabi ki toplantı pratiğimizin yanısıra bir haberleşme listesi üzerinden sanal ortamda da iletişimimiz sürüyor. Bu mecra bize duyuruları ve hatırlatmaları yapmayı ve toplantıda tartışılacak konularla ilgili yazışarak fikirsel altyapıyı oluşturmayı sağlıyor. Gündem maddelerinin etraflıca tartışılmasını haberleşme listesindense barakadaki toplantılara bırakmak da zaman içinde huy edindiklerimizden çünkü birbirimizin gözünün içine bakmadan tartışmanın daha sağlıksız ve kırıcı olabileceğini deneyimleyerek öğrendik. Bazen kantin veya kafeteryalarda yaptık toplantılarımızı ama barakamız toplantı evsahipliği konusunda da kadim dostumuz oldu. Çoğu zaman toplantıların önünü veya arkasını temizlik şenliği, raf doldurma, stok sayma gibi işlerle bezedik. Zaten bu tarz toplu iş yapış hallerindeki heyecanın çeneye vurması da BÜKOOP dilini şekillendiren unsurlardan biri oldu. Temizlik şenliği ifadesi başka türlü çok da anlamlı gelmeyebilir. Veya birçoğumuzun mesajları “Yaşasın BÜKOOP” diye bitirmesi.
Yine de Bükoop toplantısına geldiğinizde aynı dili farklı aksanlarla konuşan bolca insan göreceksiniz: her daim uzlaşmacı ve ortamı yumuşatmacılar, günlük işlere pek el atmayıp sadece toplantıya geldiği için teorik giysisini giydirecek pratik vücutlar bulamayanlar, bulamadığı halde giydirmeye çalışanlar, hallederizciler, halledemeyizciler, işi sürekli muzipliğe vuranlar, ben demiştimciler, alternatif çizgisini hiç bozmayan Anarresliler, sırtında onca kooperatif yükü varken daha da fazlasını almaya ve yapmaya hiç gocunmadan gönüllü olanlar ve daha neler neler. BÜKOOP dilinin ve kültürünün biricikliği de işte bu çokseslilikten besleniyor.